10 Aralık 2022 Cumartesi

ÇELTİKÇİ KÖYÜ

İlçenin batısında Yenişehir ile aynı adı taşıyan ovanın ortasında, ovanın geneli ile hemen hemen bir olan 240 m. rakımda konumlanmıştır. Güney doğusunda Karasıl, kuzey doğusunda Yolören, kuzey batısında Çardak, kuzeyinde askeri havaalanı ve batısında ise Meseniz Çiftliği ile çevrilidir. İlçe merkezinden stadyum arkasında bulunan köprü üzerinden geçilerek, yol takip edilip Yolören içerisinden yaklaşık 9 km.'lik bir ulaşım ile köye varmak mümkündür. Çevre köylerinden Karasıl ile 1 km., Yolören ile 2,5 km., Çardak ile de 5 km. uzunluğunda yollar ile bağlantılıdır. İnegöl istikametinden Ayaz üzerinden gelen yol Karasıl'dan geçerek, Çeltikçi'den Çardak'a bağlanıp Yenişehir -İnegöl karayolu ile Yenişehir - Bursa karayolu arasında kestirme geçişi sağlayan ve oldukça sık kullanılan yol üzerindedir.

İsminin Kökeni

Eski dönemlerde Yenişehir Ovası'nın büyük bir kısmını kapsayan, sonraki yıllarda zaman içerisinde bataklığa dönen ve 1950'li yıllarda kanallar açılarak kurutulan Marmaracık Gölünün doğu kıyılarında kurulmuştur. Suyu çekilen göl arazisinin alüvyal toprakların verimliliği ile sulak, bataklık ve kamışlık olan topraklarında bir zamanlar bolca çeltik ekilirmiş. Köyün adının kaynağın da köy çevresinde ekimi yapılan çeltikten geldiği hemen hemen tüm araştırmacılar tarafından kabul görmektedir. Köyde ayrıca bolca manda beslenir, hatta köy kaz ve ördek sürülerinden geçilmezmiş.

Köy tarihine baktığımızda ulaşılabilen en eski kayıtlar 1400'lü yılların ilk dönemlerine dayansa da hem Çeltikçi Köyü olarak, hem de konumu itibari ile eski bir köy ve yerleşim alanı olduğu görülmektedir. Tarih boyunca Marmaracık Göl havzasının özellikle kıyı kesimleri insanoğlu için yerleşim alanı olarak cezbedici olmuştur. Köyün yakınlarında bulunan höyük köy çevresinin tarihini antik dönemlere kadar taşımaktadır. Köy çevresinde yapılan küçük kazılar da dahi yer yer Roma ve Bizans dönemine tarihlendirilen kalıntılara rastlanabilmektedir. Köye ait mevkilerden; Dikilitaş, Hacı Kuyusu, Çınarlı Kuyu, Yılanlı ve Üvecik Tepesi gibi yerler tarihi mekanlar olup, köyün tarihini aydınlatmak için araştırılmaya muhtaç yerlerdir.

Çeltikçi Köyü, Osman Gazi'nin kardeşi Sarı Balı'nın oğullarından Sarı Balı'nın oğlu veya torunu olduğu sanılan Sarıca Paşa'nın mülkü içinde olduğu rivayet edilmektedir. Bölgede daha önceden var olan ve metruk bir Bizans köyü olarak bilinen Ayazlar köyü arazisi içinde kurulduğu bilinmektedir. Başvekâlet arşiv kayıtları, Meseniz ve Çardak Köyü'ne kadar sınırı olan Ayazlar köyü sınırı içindeki, Karasuluk yani Karasıl ve Çeltik mezraları Saruca Paşa mülküdür der. Tarih boyunca da Çeltikçi Köyü'nün halkının çoğu yarıcı ve çeltik işçilerinden oluşmuştur.[1]

Köye ait ulaşılabilen en eski kayıt Temmuz 1413 ile Mayıs 1421 yılları arasında padişahlık yapan Çelebi Sultan Mehmed dönemine aittir. 1419 senesinde Bursa'da Yeşil Camii'yi yaptıran Çelebi Sultan Mehmed bu tarihte köyü camiye gelir getirmesi için tahsis etmiştir. Köy bu dönemden başlayarak dönem dönem çeşitli vakıflara gelir olarak bağlanmıştır. Daha önceleri Bizans dönemlerine hizmet eden köy bu tarihten itibaren de çeşitli vakıflar ve kişiler arasında sürekli el değiştirerek geniş ekim alanlarına dönmüştür. 1521 yıl tahrir defterinde köyün gelirinin saraya ait olduğu kaydedilmiş ise de bu tarihten sonra ki kayıtlarda da köyün Çelebi Sultan Mehmed'in vakıf köyü olduğu ibaresine rastlanmaktadır.

Çevresindeki Eski yerleşimler

Eski göl arazisine yakın konumundan dolayı da tarih boyunca yakınlarında birçok çiftlik ve köy yerleşimleri kurulmuştur. Hosekköy, Saruca, Ova Akbıyık, Söğütler, Ortaklar, Adaköy ve Çalıca Köyleri Çeltikçi köyü arazisi üzerine kurulmuş ve dönem içerisinde köy statüsünü kaybetmiş yerleşimlerdir. Söz konusu bu köylerin bazılarının kayıtları 1521 tarihli tahrirat defterinde yer alsa da bazı köylerin statülerini kaybetmelerinin bu tarihten önceye dayandığı görülmektedir.

Bu köylerden Ayazlar Köyü; Karasuluk yani Karasıl ve Çeltikçi mezralarını içine alan genişçe bir araziyi kapsayarak Saruca Paşa'nın vakfı olarak gözükmektedir. Hüdavendigar Vilayeti Salnamelerinde adı geçmektedir. 1907 ve 1927 yılında Yenişehir köyleri arasında zikredilmiştir.[2]

 Hösek Köyü; 1500'lü yılların ilk senelerinde vefat eden Anadolu Beylerbeyiliği görevinin yanında Yenişehir Sancak Beyliği görevini de yapan Akıncıbaşı Yahya Bey'in bu civardan birçok arazi almasının ardından kurulmuştur. Atlar Çayırı köylünün isimlendirdiği şekilde Meydan Çayırı içinde bir çiftlik iken zaman içerisinde çiftlik çalışanlarından oluşan bir köy statüsünü kazanmıştır. Yahya Bey'in ölümünün ardından Bali Paşa'ya, ardından da Derviş Paşa'ya geçmiştir. Derviş Paşa'nın mirasçılarına geçmesinden sonra dağılmış ve halkının büyük bir bölümü Mekirköy (Yolören)'e yerleşmiştir.[3]

Saruca Köyü; II. Murad'ın H.850 (M.(1446) tarihli vasiyetnamesinde adı Saruca b. Abdullah olarak geçen Rum asıllı ve II. Murad'ın devşirmesi olduğu tahmin edilen[4] değerli bir komutan olan aslen Yenişehirli Saruca Paşa'ya ait Türkmen köyüdür. Bir tımar köyü durumunda olan Saruca Köyü Sultan Murad tarafından Umur Bey'e eşküncü mülkü olarak verilmiş, Umur Bey'de bu köyü sonraları vakfa bağışlamıştır. 1521 yılına ait Hüdavendigar tahrirat defterinde köyde bu tarihte 15 hane yaşadığı not edilmiştir. Bugün Çeltikçi'den İnegöl'e giden yol üzerinde boş arazisi durmaktadır. Halen bu arazi Sarıcapaşa mevkii olarak anılmaktadır. Ayrıca bu mevkide bulunan eski mezarlıkta köylüler tarafından "Sarıca Paşa Mezarlığı" olarak bilinmektedir.[5]

Saruca Paşa ve devam eden aile soyu

Çeltikçi Köyü'nün tarihinden bahsederken köyün tarihinde önemli bir yeri bulunan Sarıca Paşa'yı daha da yakından tanımak gerekmektedir.

Göktekin'e göre; Soyu Osman Gazi'nin kardeşi Sarı Balı'ya veya Osman Gazi'nin Pazarlı Bey'in torunu olduğu hakkındaki rivayetlere dayanan, aslen Yenişehirli olan Saruca Paşa, arşiv kayıtlarına göre, bugünkü Söylemiş Köyü altından Meseniz'e kadar o tarihte hududu olan Ayazlar Köyü, Karasuluk (Karasıl), Çeltik mezralarını içine alan çok geniş bir alana sahip bulunmaktaydı. Bunlardan başka Söylemiş sırtları, Afşar arazileri ile Çardak Köyü ve Karacaali arazileri arasında ve Atlar Çayırı içinde büyük arazilere de Saruca Paşa sahipti. Yine Yenişehir içinde birçok mülkü bulunan Saruca Paşa ailesi efradından 1800'lü yılların sonuna doğru Yenişehir'de yaşayanlar vardı. Bunlardan Sarıcaoğlu Bacaksız Osman Ağa ve oğullarından Hacı Ali Bey Bursa'da 1920 yılında ölmüştür.[6]

Bahsi geçen Bacaksız Osman Ağa Tanzimattan sonra Meclis-i İdare, belediye ve diğer meclislerde ön saflarda görev almış ölünceye kadar da devlet ve milletin umurunda birçok görev yapmıştır. Her vesile ile özellikle fakir halka daima garazsız ve ivazsız yardımlarda bulunmuş, Otoriter kişiliği ile ilme ve bilgine her zaman değer vermiştir. Çok uzun bir ömür süren Osman Ağa aynı zamanda Ethem Paşa'nın da kayınpederidir.[7]

Söğütler Köyü; Eski bir mezra olan köy, 1521 ve 1530 yılı tahrirat defterlerinde yer almasına rağmen bugün mevcut değildir. Hakkında da teferruatlıca da bilgi yoktur.[8] Çeltikçi Köyü arazileri içerisinde yer alan Söğütlü Kuyu mevkii bu köy ile alakalı olabilir.

Ortaklar Köyü; 1487 yılına ait tahrirat defterinde adı geçen köyde bu tarihte 11 hane Müslüman ve 48 hane de Hıristiyan yaşadığı gözükmektedir. 9 çiftlik yeri bulunan köyün adına XIX. yüzyıl belgelerinde ise rastlanmamaktadır.[9]

Çalıca Köyü; 1530 yılı tahrirat defterlerinde rastlanan köyü, Sinan Bey oğlu Süleyman Bey kullanırmış. Süleyman Bey daha sonra köyü, Sultan I. Murad ve Çelebi Mehmed'den mülk olarak almış. O da Davut Paşa'ya satmış. Olasılıkla Çeltikçi köyünün batısındaki Çalıdüzü mevkiinde idi.[10]

Ada Köyü; Kaplanoğlu köyün adını eski Anadolu dillerinde "ata" anlamına gelen "ada"dan aldığını söylemektedir.[11] Oysa eski Marmaracık Gölü'nün kurmuş arazisinde kalan köyün yağmurlu aylarda etrafı bataklık ve su olmasından dolayı adayı andırmakta ve bu nedenle de Ada Köyü olarak anıldığı düşünülmektedir. 1521 yılına ait tahrir defterinde yer alan köyde bu tarihte 20 hane Müslüman ve 10 hane de gayrimüslim yaşamakta idi. Aynı defterde köyde çeltik tarımının yoğun olarak yapıldığı da ifade edilmiştir. 1530 tarihli tahrir defterinde ise 16 çiftlik yeri olduğundan bahsedilmektedir. H.1325 (M.1909) yılı Hüdavendigar Vilayeti Salnamesi'nde köyün sadece adı geçmektedir.[12] 1927 yılına kadar statüsünü koruyan köy bu tarihlerde halkının büyük bir bölümünün Mekirköy (Yolören) köyüne taşınması ile statüsünü kaybetmiştir. Bugün Yolören köyünde yaşayan "Adalılar" ailesi bu köydendir.

Ova Akbıyık Köyü; Bugün İnegöl'e bağlı Tekke, eski ismi ile Anastas köyünün sahibi Akbıyık Sultan olarak tanınan Ahmedi Şemsettin Efendi'nin mülkleri içerisinde yer almaktadır. İsmini Akbıyık Sultan'dan ve ovada bulunmasından almıştır. 15. yüzyıl sonlarında öldüğü bilinen Ahmedi Şemsettin, ölmeden önce yaylalardaki bütün emlaki ile koyunlarını tek oğlu Nimetullah Çelebi'ye, Yenişehir Ovası'ndaki Ova Akbıyık olarak isimlendirilen arazideki çiftlik ve yerleri de tek kızı Nâime Hanım'a vermiştir.

Akbıyık Sultan’ın devam eden aile soyu Hacıoğulları ve Cingil ailesi

Nâime Hanım'a verilen arazi ve çiftlikler, aileden gelenlerin elinde uzun süre kalmış, 17.yüzyılın sonunda çiftlik ve arazilerinin mirasçılarca paylaşılamaması sonucunda dağılmıştır. Dağılan arazilerle birlikte Ova Akbıyık Köyü'de statüsünü yitirmiştir. Nâime Hanım soyundan gelenlerden Çeltikçi Köyüne yerleşen ve cedlerinin adı ile süren Hacıoğullarından Cingil adını alan kol Yenişehir'e inmiştir. Bunlara halen Hacıoğulları ve Cingiller denir.

Çeltikçiden kalanlar da yine Hacıoğulları olarak sürmekte olup, bunlardan Hacı Ömer ve oğlu 20. yüzyıl ortalarında hayatta idi. Gerek Yenişehir'dekiler ve gerekse Çeltikçililer ile İstanbul'da oturan bu aileler Akbıyık Şemsettin Efendi'nin bıraktığı evkaftan 1920 yılına kadar nakden pay almakta idiler.[13] Yakın zamana kadar köyde "Cingil Kuyusu" isimli bir su kuyusunun bulunduğunu köyde yaşayanlar ifade etmektedirler.

Kadı Sicillerinde Çeltikçi Köyü

1579 yılına ait Mühimme Defterinde rastlanan Çeltikçi köyü, söz konusu yıl içerisinde yine Sultan Çelebi Mehmet'in vakıf köyü gözükmekte ve elde edilen üründen vakfa ait payı vermediklerinden dolayı köylülerin sorun çıkarmadan kesimden vakfa ait olan payın ödenmesini istemektedir.[14]

Yine aynı yıl içerisinde başka bir kayıtta ise; Çeltikçi köyünden birçok ailenin Yenişehir'de Süleyman Paşa Medresesi Vakfı ile borç-alacak ilişkisi içinde olduğu vakfın Çeltikçi arazisi içinde bulunan arazilerinin icarından dolayı köylüler ile ihtilaflı oldukları beyan edilmektedir.[15]

Köyde yaşanan arazi sorunları

Çeltikçi Köyünde 1700'lü yılların sonlarından itibaren köyün geniş mera arazilerinden kaynaklanan sorunlar yaşanmaya başlamıştı. Ayrıca köy arazisinin içerisinde yer alan geniş vakıf çiftliklerinin mütevellileri tarafından yeterince kontrol altında tutulamaması da arazideki spekülatörlerin iştahını kabartmaktaydı. Buna çevre köy, ilçe ve hatta vilayetlerden gelip hayvanlarını bu meralarda otlatmak isteyenlerde dahil olmuştu.

1785 yılı öncesi Geyve ve Bekilli taraflarından gelip köyün merasına yayılan sürü sahipleri ile köylüler arasında tartışma ve kavgalar vuku bulmuş, köylüler ve arazide büyük bir çiftliği bulunan Sarıcaoğlu Bacaksız Osman Ağa dışarıdan gelip meralarına yayılan bu sürü sahiplerini arazilerinden def etmek için her türlü yolu denemişlerdir. Zaman zaman kaba kuvvetinde yaşandığı gerginlikler yerel yönetimler tarafından giderilemeyince konu İstanbul'a saraya kadar uzamıştır.

Sonunda H.Muharrem 1200 (M.Kasım 1785) tarihinde padişah I. Abdülhamid Han tarafından bir ferman yayımlanarak, söz konusu arazilerin Çeltikçi'ye ait olduğunu ve itilaf ve kavgaların derhal durdurulması emredilmiştir.[16]

1844 Yılında Çeltikçi Köyü

1844 yılına ait Temettuat defterinde köyde yaşayan 42 hanenin 40 hanesinin vergi sahibi olduğu belirtilmektedir.[17] Söz konusu Temettuat defterine göre köy 88.943 kuruş toplam gelire sahip olup 29 hane zengin sınıfında sayılabilirken ortalama gelir ise 2.118 kuruştur.[18]  Köyden Seyyid Veli Ağa'nın elinde 300 dönümlük tarla, 10 dönüm dut bahçesi, Topçuoğlu Osman'ın elinde ise 200 dönüm tarla, 4 dönüm dutluk, Hacı İbrahim Oğlu Ali Ağa ve Ali, Ömer Ahmet'in elinde 400 dönümü nadasta olan 600 dönüm tarlası vardı. Mısırlı Ömer Ağa'nın 250 dönüm, kardeşi Osman'ın ise 100 dönüm tarlası, Şahinoğlu Hasan'ın elinde 250 dönüm tarlası vardı.[19]

Ethem Paşa İle Yaşanan Büyük Kavga

19. yüzyılın sonlarına doğru Yenişehir'e gelen göçmenler merkezi yönetimin öncülüğünde ve yerel yönetimin kontrolünde boş arazilere yerleştirilerek yeni göçmen köyleri kurulmaya başlanmıştı. Bu tarihlerde Çeltikçi Köyünün hemen dibinde köy arazileri ile iç içe olan Mahrukizadelere ait sınır toprakları kurulacak göçmen köyleri için bir çok kişinin iştahını kabartmakda idi.[20] Mahrukizadelere ait çiftlik vereselerinin yeterince ilgilenmemesi ve dönemin siyasi çalkantıları ile neredeyse sahipsiz durumda bulunmakta, araziler ise bazı kişiler tarafından ele geçirilmekteydi.

1901 yılında Yenişehir'de Belediye Başkanlığı koltuğunu işgal eden ve aynı zamanda da muhacir komisyonu başkanı olan Ethem Paşa köylere ait otlak ve arazilere el koymaya başladığında Çeltikçi Köyü otlakları da muhacirlere verilecek yerler arasında tekrardan anılmaya başlamıştı. Ethem Paşa'ya göre Çeltikçi Köyünün geniş merası hiç kimseye ait değildi. Şumnu muhacirlerine bu araziler verilmeliydi. Hatta Ethem Paşa Şumnu muhacirlerinin önde gelenlerine bu araziyi göstermiş, arazi üzerinde anlaşma yapmış, bir söylenceye göre de muhacirlerden maddi kazanç sağlamıştı.

Çeltikçi Köylüleri ise bu boş arazilerin kendilerine ait olduğunu ileri sürerek söz konusu arazileri gelişi güzel ekip biçmeye dahi başlamışlardı. Böyle bir durum ise tarafların kızışmasından ve husumetten başka bir işe yaramamıştı. Arazi üzerinde söz sahibi olabilme amacı doğrultusunda köylüleri yıldırmak isteyen Ethem Paşa, otlak arazisi üzerine ağıllar inşa ederek veya çitler ile çevirerek buralarda söz sahibi olup ele geçirmeye çalıştı. Üstüne üstlük de 20-30 silahlı adamı bölgeye salarak, köylüleri boyun eğmeye zorlamaya başlamıştı. Bu silahlı adamlar bazen köy içerisine kadar girerek havaya ateş açma eylemi ile köylüleri sindirmeye çalışıyorlardı. Köylüler ile Ethem Paşa'nın adamları arasında çıkan çatışmalarda Paşa'nın bir adamı ölürken köylülere ait çok sayıda hayvan da telef olmuştu.

Yenişehir yerel yönetiminden gereken desteği alamayacaklarını bilen Çeltikçi köylülerinin müracaatı ile Hüdavendigar Vilayet İdaresi müdahil olup, açılan mahkeme sonucunda otlakların köyün malı olduğu belirtilmişse de gerçekte uygulama böyle olmadı. Ethem Paşa, vilayet kararını tanımadığını bildirerek davasında haklı olduğunu belirtirken arazi çatışmaları da devam etti.

1890 yıllarda başlayan arazi kavgası 1900'lü yılların başlarında kavga ve çekişmeler ile iyice kızışmıştı.

Sonuçta; dönemin Çeltikçi Köyü muhtarı olan Osman Ağa yanına olaylardan etkilenen diğer köy olan Çardak Köyünden Hafız Emin'i de alarak hak aramaya devam etti. İkili ilk olarak Ertuğrul ilçe idaresine başvurarak dilekçeleri ile birlikte şikayetçi oldular. Verdikleri dilekçenin dikkate alınması bir yana Yenişehir naibi tarafından 15 gün hapis cezası ile cezalandırıldılar. Yürütülen soruşturma Ertuğrul mutasarrıfı tarafından incelenince Yenişehir naibinin Ethem Paşa'nın çıkarları doğrultusunda hizmet ettiği rapor edildi. Osman Ağa ve Hafız Emin Efendi hapis cezasından kurtuldular ama arazi anlaşmazlığı ile ilgili hiç bir gelişme yaşanmadı. Paşa ve köylüler arasında yaşanan çekişme süregide durdu. En sonunda da söz konusu sorun köylülerin Sadrazamlığa müracaatı ile İstanbul'a kadar taşınmış oldu.

Çekişmeler, gerek İstanbul Hükümeti'nin gerekse yerel güçlerin müdahilliği ile 1907-1908 yıllarına kadar sürdü ise de sonuç olarak çekişmelerden Çeltikçi köylüleri istedikleri amaca ulaştılar ve bölgeye göçmen topluluğu yerleştirilmedi.[21]

Adı geçen arazi daha sonra ise 60'lı yılların başında bölgede kurulan Askeri Havaalanı arazisinin büyük bölümünü oluşturdu. Ve sonuçta yine Çeltikçi Köyü halkının kullanımına kalmadı.

Birkaç öne çıkan isim

1927 yılı Hüdavendigar Vilayet Salnamesi'nde köyde muallim olarak Mehmet Fahri Efendi görev yapmaktadır.[22] Mehmet Fahri Efendi'nin 1903-1908 yılları arasında Yenişehir'de Şemakizâdeler tarafından kurulan Şemaki Mektebi'nin başmuallimi olduğu görülmektedir.[23]

Köyün 1800'lü yılların ikinci yarısında öne çıkan isimlerinden olan Salih Ağa, aynı zamanda 1877-1880 yılları arasında belediye meclisinde de görev yapmış, ahali tarafından yardımsever ve otoriter bir kişi olarak bilinmekte idi.

Salih Ağa'nın oğlu olan İbrahim Ağa'nın da 1930 yılında ilçede manifaturacılık işi ile iştigal ettiği ve Bali Bey (Çarşı) Cami'sinin son cemaat yeri tavanı ile dış saçaklarını tamir ettirdiğini görmekteyiz.

 


Cumhuriyet Döneminde

Çeltikçi Köyü mevcut camisi 1985 yılında yapılmıştır. Köyde bulunan eski camii hakkında elimizde yeterli bilgi ve belge mevcut değildir. Yeni yapılan cami, minaresinin büyüklüğü ve süslemeleriyle modern bir görünüme sahiptir.

1977 yılında Çeltikçi Köyü gençlerinin spor yapmasına imkân sağlamak amacıyla
kurulmuş bir spor kulübü mevcuttur. Sarı - kırmızı renklere sahip kulüp 1985-86 sezonunda Bursa'da il şampiyonluğunu kazanmış ve amatör kümelerde mücadele etmiştir. Kulübün gelirleri üye aidatları, bağışlar ve muhtarlığın sağladığı destekler olmuştur. Köye bölge sahası olarak tribünlü bir futbol sahası kazandıran kulüp son zamanlarda ekonomik sebeplerden dolayı faaliyetlerini durdurmak zorunda kalmıştır. Köyün gençleri futbola düşkündür.

2005 yılında Vedat Uzun başkanlığında kurulan Çeltikçi Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, köyün ekonomisine hatırı sayılır derecelerde katkı yaparak, köylünün ekim, dikim döneminden hasat ve pazarlama dönemine kadar yanında olmaktadır.

Kahramanları

Köy Yunan işgali zamanında en çok zarar gören köylerin başında gelmektedir. Gerek Cihan Harbi gerekse de Çanakkale ile Kurtuluş savaşı ve çeşitli dönemlerde birçok kahramanlarının şehit olduğu köyün yakın tarihte de Güneydoğu şehitleri mevcuttur. Bunlardan Ekrem Kaya 1994'de Tunceli ili Ovacık ilçesinde terör örgütüne karşı yapılan bir operasyon esnasında şehit düşmüştür. Seyit Ali Akıncı ise 16 Ağustos 1995 tarihinde Ağrı ili Doğubeyazıt ilçesi İpek Geçit'in de şehit edilmiştir.

8 Kasım 1978 tarihinde Ankara'da gerçekleşen ve Türkiye tarihine "Bahçelievler Katliamı" olarak yer alan menfur saldırı da vefat eden gençlerden Efrahim Ezgin'in de kabri Çeltikçi Köyü mezarlığındadır.

Nüfus değişimleri

Köye ait en eski nüfus verisini 1487 yılı tahrir defteri sayesinde öğrenebilmekteyiz. Bu tarihte köyde 8 hane Müslüman ve 58 hane de gayrimüslim yaşamakta idi. 1521 yılı tahrir defterine göre ise köyde 27 hane Müslüman ve 77 hane de gayrimüslim kayıtlı olduğu gözükmektedir.[24]  Olasılıkla köyde yaşayan gayrimüslim halk Osmanlı öncesinden kalma yerli halktır. Kayıtlarda Osman Gazi bölgeye geldiğinde özellikle dağlık ve yamaç alanlardaki Bizans köylerinin boşaldığını, ovada bulunan Rum nüfusun ise köylerini terk etmediği bilinmektedir. Zamanla söz konusu bu gayrimüslim halk ya ihtida etmiş ya da kıyı şeritlerine göç etmiştir.

XIX. yüzyılın sonlarında köydeki gayrimüslim nüfusun kaybolmuş köyün bir Türkmen Köyü olduğunu görmekteyiz. 1844 yılına ait Temettuat defteri verilerine göre köyde 42 hane bulunmaktadır. 1898 yılı Hüdavendigar Salnamesi'nde köyde 71 hanede 410 kişinin yaşadığı kayıt edilmiştir. 1908 yılında 72 hane nüfusu olan köyün; Cumhuriyet'in ilk nüfus sayımı olan 1927 yılında ise nüfusu 91 hanede 231'i kadın ve 200'ü erkek olmak üzere 431 nüfusu bulunmaktadır. 1990 yılında 160 hanede 1.053 kişi olan nüfus, 1997 yılında 171 hanede 730 kişiye gerilemiş ise de 2000 yılı nüfus sayımına göre 200 hanede 850 kişi olarak tespit edilmiştir. Bu tarihten sonra göç vermeye başlayan köy 2015'de 600, 2020'de 572 ve en son 2021'de 554 kişi olarak kaydedilmiştir. Nüfusunun gerilemesinde en büyük etmenlerin başında Bursa ve Yenişehir'e çalışmak için göç edenlerinin yanı sıra, yükseköğrenim gören kişi sayısının çokluğu ve köyün Yenişehir'e yakın olmasından kaynaklanan yerleşimler gelmektedir. Köyde tarımsal faaliyetlerine devam eden fakat Yenişehir'de ikamet eden Çeltikçili nüfusu yadsınamayacak orandadır.

Bölgenin en geniş ve aynı zamanda en verimli tarım arazilerine sahip olan Çeltikçi Köyü yeraltı su seviyesininde yüksek olduğu köylerdendir. Arazi yapısının verimliliği nedeniyle de tarımsal faaliyetlerin en yoğun yapıldığı köyler arasındadır. Topraklarından yılda bir kaç kez ürün almak mümkündür. Tarımsal faaliyetleri ile ekonomik refah seviyesi yüksek olan köyde son yıllarda tahıl ve sebzenin yanı sıra meyvecilik de ön plana çıkmıştır. Köyde irili ufaklı hayvan çiftlikleri de bulunmaktadır.



[1] Mehmet Göktekin, Osman Gazi ve Yenişehir, yayınlanmamış kitap çalışması, 1972, s.184

[2] İsmail Özgören, 16. Yüzyıldan Günümüze Bursa Yenişehir Köyleri, Tarihten Günümüze Yenişehir Sempozyumu Bildiri Kitabı, 2013, s.324.

[3] Mehmet Göktekin, a.g.e., s.182, 222

[4] Halil İnalcık, Fatih Devri Üzerine Tetkikler ve Vesikalar I, T.T.K. Yayını, Ankara-1987, s.86.

[5] Mehmet Aydemir, Çeltikçi Köyü'nün Sosyo-Ekonomik Yapısı, Uludağ Üniv., İktisadî Bil.,  Bitirme Tezi, Bursa-2001, s.6

[6] Mehmet Göktekin, age., s.210.

[7] Ersal Yavi, "Bursa Yenişehir, En Eski Çağlardan Günümüze Siyasi Ekonomik Kültür Tarihi Araştırması", Yayımlanmamış kitap çalışması, 1991, s.57, Mehmet Göktekin, age., s.270.

[8] Raif Kaplanoğlu, Bursa Ansiklopedisi I (Yer Adları), Avrasya Etnografya Vakfı Yayınları, Bursa-Eylül 2021, s.231.

[9] Raif Kaplanoğlu, a.g.e., s.231.

[10] Raif Kaplanoğlu, a.g.e., s.59.

[11] Raif Kaplanoğlu, a.g.e., s.8.

[12] Yılmaz Akkılıç, Bursa Ansiklopedisi, Bursa Kültür ve Sanat Yayınları, 2002, s.31.

[13] Mehmet Göktekin, age., s.185.

[14] H.5 Şaban 987 (M.27 Eylül (1-579), Salih Erol, Osman Gazi'nin Şehri Yenişehir, Yenişehir Belediyesi Yayını, 2022, s.98.

[15] H.14 Ramazan 987 (M.04 Kasım 1579), Salih Erol, a.g.e.

[16] Mehmet Aydemir, a.g.e., (söz konusu kaynakta bahsi geçen belgenin araştırmanın yapıldığı yıl olan  2001'de köy muhtarlığının muhafaza ettiği belgeler içinde temin edildiği belirtilmiştir.)

[17] Salih Erol, Osman Gazi'nin Şehri Yenişehir, Yenişehir Belediyesi Yayını, 2022, s.267.

[18] Raif Kaplanoğlu, Yenişehir Mahalle ve Köylerinin Demografisi, Yenişehir e-gazete, Nisan-2012, sayı: 2200/31, s.7-8

[19] Raif Kaplanoğlu, Yenişehir Çiftlikleri, Yenişehir e-gazete, Mart-2012, sayı;2199/30, s.9-11.

[20] Fatma Melek Arıkan, Periphery in the Heartlands: Yenişehir and İznik 1803-1909, Sabancı Üniversitesi Doktora Tezi, İstanbul-2018, (İngilizce), s.211.

[21] Fatma Melek Arıkan, a.g.e., s.361, 362.

[22] Salih Erol, Hüdavendigâr Vilâyet Salnâmelerinde Yenişehir Kazası, 1870-1927, Yenişehir Kaymakamlığı Yayını, 2011, s.361.

[23] Mehmet Göktekin, age., s.309.

[24] Raif Kaplanoğlu, Osmanlının Kuruluşunda Bizans Köylerinin Kültürel Etkileri, Osman Gazi ve Bursa Sempozyumu - 2005 Bildiri Kitabı, Osmangazi Belediyesi Yayını, 3. Basım, 2008, s.129-145.

4 Eylül 2022 Pazar

ÇARDAK KÖYÜ

 

Yenişehir ilçe merkezinin batı kısmında kuruludur. 240 metre rakımda Yenişehir ile aynı adı taşıyan ovanın en batısında yer alır. Kuzeyinde Toprakocak ve Menteşe, kuzeybatısında Koyunhisar, güneyinde Çeltikçi, kuzeydoğusunda Karacaali ve doğusunda da Yolören yerleşimleri ile komşudur. Bursa asfaltını takip ederek 12. km den itibaren sola dönülüp asfalt yol takip edilerek köy merkezine ulaşabilmek mümkündür.

Köyün tarihi oldukça eskiye dayanmaktadır. Terkedilmiş bir Bizans köyü ya da civarına kurulduğu tahmin edilmektedir. Bursa’yı Kestel ve Dimboz üzerinden Tekke köyden geçen ünlü Roma yoluna bağlayan tarihi yol bu köyün hemen yanından geçmekteydi.

Köyün 1,5 km kadar kuzeyinde 190 metre rakımda kurulu höyük ilk kez 1948 yılında Kılıç Kökten tarafından tespit edilmiş ve M.Ö. 2 binli yıllara tarihlendirilmiştir. Üvecik tepe olarak da adlandırılan höyükte İlk Tunç Çağı çanak ve çömleklerinin yanı sıra küp ve testi parçalarına rastlanmıştır.[1] Yaklaşık 200 metre çapında olan höyük Çarsak Köyün tarihinin ne kadar eskilere dayandığının da açık bir ispatıdır.

Bir rivayete göre ise Bizans devrinde donanmasının abanoz üretiminin çevre ormanlardan sağlanarak bu köyde yapıldığı rivayet edilmektedir.

Köyün arazisinin karasuluk olması nedeniyle olacak ki ilk kurulduğu dönemlerde buradaki evler çardak şeklinde iki katlı olarak yapılmıştı. Bu nedenle de çardak evli köy anlamına da gelen “Çardaklı Köy” veya “Çardak Köy” olarak anılmıştır.[2] 1521 tarihli bir tahriri defterine göre köy ile Çeltikçi arasında kalan arazide kurulu olduğu tahmin edilen “Adaköy” isimli yerleşim yeri bulunmakta idi. Bu tarihte söz konusu köyde 10 hane Müslüman ve 10 hane gayrimüslim olmak üzere 20 hane yaşamakta idi.[3] Köy zaman içerisinde boşalarak terkedilmiştir.

Dönem içerisinde kurumaya başlayan Marmaracık Gölü arazisi üzerine kurulmuş olan Çardak Köyü’nün ilk kurulduğu yıllarda oldukça geniş arazileri bulunmaktaydı. Söz konusu köy toprakları o dönemde kuzeyde Karacaali ve Menteşe Köyü arazilerine, doğuda Çeltikçi ve Karasıl’a, güneyde Boğazköy’ün bulunduğu yerlere, batıda da Marmaracık Gölü kıyılarına ve Meseniz’e kadar dayanmakta idi. Orhan Gazi döneminde buraları döneminin tanınmış kumandanlarından Çavuşbaşı Ahmet Bey’e verildiği söylenmektedir. Bir çiftlik yeri olan Ahmet Bey’in bu toprakları köy olarak yarıcı ve ırgatları tarafından kurulmuştur. İlk zamanlar adının Çavuşbaşı Çiftliği olduğu konusunda rivayetler de mevcuttur. Mehmet Göktekin’e göre Çavuşbaşı Ahmet Bey köyde yaptırmış olduğu caminin bahçesinde gömülüdür.[4]

Osmanlı’nın kuruluş döneminde bir var olma savaşı niteliğini taşıyan Koyunhisar Muharebesi’nde şehit düşen alp ve dervişlerin gömülü olduğu Çardak Köy arazisinde bugün dahi yapılan kazılarda bu şehitlerin kılıç ve kemiklerine yer yer rastlanmaktadır. Köy halkı ise kazılarda çıkan bu şehitlere sahip çıkarak yatırlar yapmıştır. Köyde bulunan “Dedebaşı Şehitliği” ve “Süt Dede Yatırı” bunlardandır.[5] Ayrıca köyün içinde önceleri “Erkızım” ismi verilen bir yatır bulunduğu bilinmektedir.

1530 tarihli tahrirat defterinde adına rastlanan köyü Sultan I. Murad Orhan Çelebi’ye helallik olarak verdiği anlaşılmaktadır. Ondan da Emir Süleyman’ın kızının oğlu Mehmet Çelebi’ye ve kızı Fatma’ya geçmiştir. Mehmet Çelebi’ye ait olan hisse daha sonra da Davut Paşa’ya satılmış ve köy paşanın İstanbul’da bulunan imaretine vakfedilmiştir. Fatma Hatun’a ait olan hisse ise Fatma Hatun tarafından aynı imarete mezarında kuran okutmak karşılığında vakfedilmiştir.[6] Köylüler bir dönem Katranbeli geçidini korumakla görevlendirilmişler ve köyde kayıtlara derbentçi olarak geçmiştir.[7] 

Geniş toprakları üzerinde birçok çiftliğin kurulduğu Çardak Köyü arazisinde; Fatih devri vezirlerinden Reyhan Paşa’nın, Akbıyık Sultan’ın, IV. Mehmed dönemi Şeyhülislamı Vani Mehmed Efendi’nin, Kaplan Paşa’nın, Mahrukizadeler gibi dönemin tanınmış kişilerin çiftlikleri yer almaktaydı.

1675 senesine ait bir vesikada; Vezir Kaplan Paşa’nın köy arazisi içerisinde bulunan çiftliği 30-40 kadar eşkıya tarafından basılarak çiftlik kâhyası Osman ve misafiri olan Arslan adında iki kişiyi tüfek ile katlederek çiftliği yağma ettikleri yazılıdır.[8]

Topkapı Sarayı Arşivi’nde bulunan H. 3 Muharrem 1176 (M. 25 Temmuz 1762) tarihi bir evraka göre köyde bulunan Fatma Hatun Vakfı’nın mütevellisi olan Lütfullah’ın vefat ettiği bildirilmiştir. Evraka göre Lütfullah’tan boşalan mütevellilik görevine ise Hacı Osman adında bir kişi tayin edilmiştir.[9]

1804 yılına ait bir belgeye göre ise; İnegöl kasabası hanedanından ve ayandan Numan Bey’in Toprakocak ve Çardak köylerinde çiftliği olduğu belirtilerek bu çiftliklerin Bilecik ve Yenişehir voyvodaları Kalyoncu Ali ve Sarıcaoğlu Osman Ağalar tarafından yakıldığı ürün ve hayvanatının gasp edildiği belirtilmektedir.[10] Sarıcaoğlu Osman Bey 1813 yılında öldüğünde Çardak Köyde bulunan çiftliği onun kontrolünde olduğu görülmektedir ve söz konusu çiftliğinde başta tarım olmak üzere hayvancılık faaliyetlerinin de yürütüldüğü görülmektedir. 1844 yılında ise bu arazilerin Ali Paşazade Ali Bey’in kontrolünde olduğu görülmektedir.[11]

Osmanlı Devleti’nin son zamanlarına kadar mevcut olan geniş çiftlikler zaman içerisinde dağılmıştır. 1880’lerde kurulan Hamidiye (Koyunhisar) Köyü Çardak Köy arazisinde bulunan çiftliklerin dağılması ile kurulmuştur.

Bursa’dan gelen tarihi yol güzergâhına yakın bir noktada kurulu olan Çardak Köy bu konumundan dolayı birçok seyyaha da ev sahipliği yapmıştır.

Mayıs 1832 yılında misyonerlik faaliyetleri için bölgede bulunan Papaz William Goodell, Memalik-i Müctemia Amerika Elçisi Commodere David Pater ve beraberindekiler Yenişehir’den Bursa istikametine doğru yaptıkları yolculuklarında gece saatlerinde Çardak Köye varmışlar ve burada konaklamak istemişlerse de o tarihte tamamı Müslümanlardan oluşan köy nüfusundan çekinerek yollarına devam etmişlerdir.[12]

Mevlevilik üzerine araştırmalar yapan doğu âlimi bir seyyah olan Huart ie 1891 yılında Bursa’dan Konya’ya ulaşmak için bir seyahate çıkmış ve bu seyahatinde da Çardak Köyden geçmiştir. Anılarına göre 1891 yılının yağışlı bir Mayıs günü uğradığı Çardak Köyden bahsederken Damat Paşa Çiftliğini belirtmektedir ki bahsettiği çiftlik Mahrukizadelerin Çiftliği olmalıdır.[13]

1900’lü yılların başlarında bölgeyi ziyaret eden Mahmudiye Rüştiyesi Coğrafya Muallimi Mehmet Ziya Bey ise; Dimboz’dan sonra Çardak Köyüne kadar kayalık ve susuz bir araziden geçtiklerini ve Çardak Köye vardıklarında etrafın ekili arazilerle çevrili bir havzayı teşkil ettiğini gördüğünü belirterek, “kış geldi mi bu havza tamamen dolar ve yalnız doğu tarafından bir yol vasıtasıyla Sakarya’ya karışır.” demektedir.[14]

XVII. yüzyıl sonlarında Bursa bölgesinde olduğu gibi Yenişehir bölgesinde de oluşan göç hareketlerinin bir parçası olarak 1900’lü yıllarda dönemin Göç İdaresi Reisi Ethem Paşa Çeltikçi ile Çardak Köy arasında bir göçmen köyü kurulması için girişimlerde bulunmuşsa da Çardak Köy ahalisi ile arasında oluşan çatışmalar neticesinde bu isteğini gerçekleştirememiştir.[15]

Manav olarak tabir edilen Çardak Köyü yerli bir köydür. 1900’lü yıllarda köye 8-10 hane kadar Bulgaristan göçmeni yerleştirilmişse de köyde ki göçmen nüfus zaman içerinde azalmıştır. XVI. yüzyıl başlarına ait bir evrakta 19 nüfusa sahip olduğu görülen köy; 1898 yılı salnamesine göre 38 hanede 185 kişi yaşayan köyde, 1908 yılı salnamesinde yine 38 hane nüfus bulunduğu gözükmektedir. Cumhuriyet tarihinin ilk nüfus sayımı olan 1927 yılı nüfus sayımına göre ise köyde 44hanede 218 kişi yaşadığı görülmektedir. 1990 yılında 397 olan nüfus, 1997 yılında 362 kişiye gerilerken, 2021 yılı nüfus istatistiklerine göre ise 275 kişiye gerilemiştir.

Her ne kadar nüfusu yıllar içerisinde gerileme göstermiş olsa da ilçenin verimli arazileri ve halkının geçim standartlarının yüksek olması ilçenin en az göç veren köyleri arasında yer almasını sağlamıştır. Köyden göçler genellikle eğitim düzeyin artması ile alakalıdır.

Anadolu’ya ait geleneklerin hala yaşatılamaya çalışıldığı köy örf ve ananelerine bağlıdır. Köyde yakın zaman kadar bulunan birkaç tarihi ev neredeyse tamamen yok olmaya başlamış ya yıkılmış ya da tamamen harabe haline gelmiştir.

Köyün ekonomisi genel olarak tarıma dayalı olmakla birlikte hayvancılık da önemli bir yer tutmaktadır. 1950’li yıllardan önce Marmaracık Gölü havza alanın kurutulmaya başlanmamış olması bu tarihe kadar köyde genellikle çeltik ekimini ön plana çıkarmaktadır. 1970 yılından sonra sulu tarıma geçen köy açılan kuyu ve sondajlar ile hem tarım ürünlerini arttırmış hem de zaman içerisinde sebze yetiştirmenin önemini kavrayarak ekonomik seviyesini de arttırmıştır.



[1] Mesut Biçer, Höyüklerin İzinde Tarih Öncesi Yenişehir Yerleşimleri, Yenişehir e-gazete, Ekim-2021, s.10

[2] Mehmet Göktekin,  Osman Gazi ve Yenişehir, yayınlanmamış kitap çalışması, s.177.

[3] Yılmaz Akkılıç, Bursa Ansiklopedisi, Bursa Kültür ve Sanat Yayınları, 2002, c.1, s.31.

[4] Mehmet Göktekin, a.g.e., s.177.

[5] İbrahim Gönteki çalışmaları.

[6] Raif Kaplanoğlu, Bursa Ansiklopedisi I (Yer Adları), Avrasya Etnografya Vakfı Yayınları, Eylül-2001, s.62.

[7] Yılmaz Akkılıç, a.g.e.

[8] Kamil Kepecioğlu, Bursa Kütüğü, Bursa Büyükşehir Bld. Yayını, 2. Basım, Aralık-2010, c.2, s.64.

[9] Salih Erol, Osman Gazi’nin Şehri Yenişehir, Yenişehir Belediyesi Yayını, Bursa-2022, s. 70

[10] Raif Kaplanoğlu, Yenişehir Çiftlikleri, Yenişehir e-gazete, Mart-2012, sayı: 2199/30, s.9-11.

[11] Fatma Melek Arıkan, “Periphery”in The Heartlands: Yenişehir And Iznik 1863-1909, Doktora Tezi (İngilizce), Sabancı Üniv., Ocak-2018, s.82, 83.

[12] Salih Erol, a.g.e., s.152.

[13] Salih Erol, a.g.e., s.182.

[14] Mehmet  Ziya, Bursa’dan Konya’ya Seyahat, Bursa İl Özel İdaresi Yayınları, Haz: Dr. Mehmet Fatih Birgül & Dr. Levent Ali Çanaklı, Ankara-2009, s.165.

[15] Fatma Melek Arıkan, a.g.e., s.361.

ÇELTİKÇİ KÖYÜ

İlçenin batısında Yenişehir ile aynı adı taşıyan ovanın ortasında, ovanın geneli ile hemen hemen bir olan 240 m. rakımda konumlanmıştır. Gün...