3 Ağustos 2022 Çarşamba

BURCUN KÖYÜ

 

Yenişehir ilçe merkezinin kuzeybatı kesiminde ilçeye yaklaşık olarak 22 km mesafede yüksek tepelerin arasında kurulu bir vadi köyüdür. Kuzeyinde Bayırköy güneyinde Fethiye ve Gölcük, batısında Paşayayla ve doğusunda da Kıblepınar ve Yeniköy ile komşudur. 400 metrelik rakımda konumlanmış olan Burcun köyü ilçe sınırlarının ucunda Orhangazi ve Kestel ilçeleri ile toprak komşusudur. Yenişehir ilçe merkezinden Bursa asfaltı takip edildiğinde 11. Km’den itibaren Gemlik yoluna sapılarak ulaşımı gerçekleştirilebilir.

Köyün tam kuruluş tarihi bilinmemesine rağmen, kuruluşu hakkında Osmanlı öncesi döneme gitmek mümkündür. Zaman içerisinde terkedilmiş olan bir Bizans köyünün yerine kurulduğu söylenebilir. Köy yakınlarında yakın zamana kadar izleri görülebilen kale burçları Bizans dönemi ile tarihlendirilmektedir.

Köyün kuzey doğusunda Gemlik asfaltından köy yoluna sapıldığında sağda kalan arazi içerisinde yer alan 50’ye 30 metre ebatlı basık höyükte Ortaçağ duvarları bazı noktalarında görülebilirken, Roma ve Bizans dönemine ait tarihlendirmeler ile mezar alanlarına rastlanmıştır.[1] Bu anlamda tarihini çok eskilere taşıyabileceğimiz köy Gemlik’ten deniz yolu ile İstanbul’a yani Sirkeci’ye bağlanan Antik Sirkeci Ticaret Yolu’nun üzerinde yer almaktadır. Bu yol Gemlik sırtlarını takiben Katranlı üzerinden Burcun Boğazına, buradan da Kabaçınar, Menteşe üzerinden Barcın’a uzanarak Yenişehir’de İpek Yolu/Hac/Roma/Askeri Yol ile birleşmektedir. Söz konusu yola ait kaldırım kalıntılar köyün bazı noktalarında gözlemlenebilmektedir.

Stratejik bir noktada bulunan Burcun köyü tarihin hemen her döneminde gelip geçeni bol, ticari olarak oldukça önemli bir noktada yer almıştır. Konumlandığı Katranlı Derbendi’nin sarp ve dar olması eşkıyanın burada konuşlanmasına, soygun ve can güvenliğinin olmamasına sebep olmuştur. Yenişehir’in Yalova ve İstanbul’a açılan kapısı konumundaki bu geçit ise Burcun köyü ahalisinden seçilen derbentçiler vasıtası ile korunmaya çalışılmıştır. XIV. yüzyılda derbentçi olarak görev yapan köy söz konusu durum gereksiz görüldüğü gerekçesiyle bir dönem bu görevinden uzaklaştırılmıştır.

1560’lı yılların sonlarına ait bir belgede ise bölgede eşkıyalık faaliyetlerinin artmış olması, buna istinaden geçidin tekrardan fesat yuvasına dönüşmesine ve gerek yerel halkın gerekse bölgesel yönetimin şikâyetlerinin artmasına neden olduğu görülmektedir. Bu şikâyetlerin ardından ise padişah II. Selim’in buyruğu ile köyden 54 derbentçi görevlendirilerek köy tekrardan eski statüsüne kavuşmuştur. Bu görevlendirmeden dolayı da köy eskisi gibi bir kısım vergilerden muaf bırakılmıştır.[2] 1814 yılına kadar derbentçi olarak görev yapan köy, bu tarihte derbentçilik görevinden ayrılmıştır. Bu tarihte köylüler yoğun şekilde buna itiraz etmişlerse de bu statü bir daha köye verilmemiştir. 

Köyde yaşayan insanların inandıkları ve anlattıklarına göre köyün ismi, köy etrafında bugün neredeyse yok olmuş olan kale burçlarından gelmektedir. Burcun kelimesinin sözlük anlamına bakıldığında ise “Burçın” kelimesinden türemiş olduğu ve moğol dilinde dişi ördek anlamını taşıdığı söylenebilir. Gerçekten de köy ismi eski kayıtlarda “Burçın” ya da “Burçunlu” olarak geçmektedir.[3]

Eski kayıtlarda bir dönem Bursa’ya bağlı olan köy, Emir Sultan Vakfı’nın vakıf köyü olarak gözükmektedir. Köy meydanının alt kısmında yer alan bir tek mezarda kime ait olduğu bilinmezken köylüler tarafından Emir Sultan Hazretlerinin bir müridine ait olduğu benimsenerek saygı görmektedir.

Köyde 1980’li yıllarda yıkan bir hamam mevcut olup söz konusu hamamın da Osmanlı öncesine tarihlendirmesi yapılmaktadır. Ayrıca köyde yaşayan yaşlıların anlatımı köyde 200-300 yıl öncesine tarihlenebilecek bir ikinci hamamında mevcut olduğu anlatılmaktadır.

Köyün güneyinde yer alan ve köylülerce “Kocamezarlık” olarak adlandırılan eski mezarlıkta bulunan mezar taşları bugün neredeyse tamamına yakını kaybolmuşsa da bu mezarlığında 600-700 yıllık bir geçmişi bulunduğu bilinmektedir.

Köyün bugün, geçimi genel olarak tarıma dayansa da köy çevresinde bulunan yüksek tepelerde ki orman alanlarından odunculuk ve buna bağlı olarak da nakliyecilik yaparak geçim sağlamaktadır. 1884 yılı Yenişehir Salnamesine göre Yenişehir halkının ihtiyacı olan kereste ve ağaç ürünlerinin hemen tamamı Burcun üzerinden karşılanmakta kayıt altına alınmıştır.[4] Ayrıca köyde eski dönemlerde köyün güneyinde bulunan bataklıktan elde edilen sazlar ile yapılan ve oldukça popüler olan sepetçilik ve hasır örmeciliği bugün tamamen unutulmuştur. Köyde cumhuriyet döneminin başlarından 80’li yılların sonlarına kadar işletilen kireç ocakları da hem köy ekonomisine katkı sağlamış hem de bölgenin kireç ihtiyacının giderilmesinde önemli yer tutmuştur.

Köyün kuzey doğu kesiminde bulunan klinker taş ocakları uzun bir dönem Bursa ve Eskişehir’de ki çimento fabrikalarının hammadde ihtiyacını karşılamış, 2000’li yılların başında söz konusu klinker madenlerinin olduğu bölge özel bir firma tarafından alınarak çimento fabrikası kurulmak istenmişse de çevrecilerin tepkisi sonucu fabrika faaliyete geçirilememiştir. 

Köy meydanında yer alan cami eski tarihi caminin yıkılmasının ardından 1960 yılında köy halkı tarafından yapımına başlanmış ve 1963 yılında bitirilerek ibadete açılmıştır. 768 m² alan üzerine kurulu cami 150 m² taban alanlı ve 250 cemaat kapasitelidir.

Köyde 1978 yılında yapımına başlanan ve Atatürk’ün 100. doğum yılı olan 1981 yılında tamamlanan bir sulama göledi de mevcut olup, bu göletten çevre köylerde faydalanmaktadır.

1844 yılı Temettuat defterine göre 33 hane yaşayan köyde muhtar Hacıoğlu Mehmet Ağa gözükürken 24.322 kuruş geliri olan köyde zengin hane sayısı 7 olarak kayıtlıdır.[5] 1985 ve 1908 yıllığına göre 67 hane bulunan köyde 1927 yılında 318, 1990 yılında 407, 1997 yılında ise 356 kişi yaşamakta idi. 2021 yılında bu rakam köyün verdiği göçler ile birlikte 194 kişiye kadar gerilemiştir.

Gelenek ve göreneklerine son derece sadık olan Burun köyü düğün, asker uğurlama, gelin hamamı, delikanlı geçidi, sağdıçlık geleneği ve kına gecesi gibi geleneklerini geçmişten günümüze sürdürmektedir. Özelliklerde ramazanlarda pişirilen ve “şipirt” adı verilen yöresel yemeği tamamen köye has ve yöresel bir tattır. Düğünlerde damat tıraşı ve damadı sağdıcı ile birlikte köy meydanında bulunan çeşmenin oluğuna atma geleneği halen günümüzde de uygulanmaktadır.

Köyün yaşlılarının anlatımına göre eskiden hatim indiren gençler hatim duasının ardından ellerine aldıkları çam ağacı dalı ile tüm köyü gezerek köylüden hediyelerini toplarlarmış. O dönemlerde düğün alayları da meşaleler ile bayraklı adı verilen incir başından başlarmış.

Konumu itibariyle kışların sert geçtiği köy yazları ise her zaman esintili havasıyla yaşanılacak köylerimizin başında yer almaktadır.






[1] IX. Araştırma Sonuçları Toplantısı Bildirim Kitabı, Bernard Geyer, Jacques Lefort, François Planet, Prospectıon Dans La Regıon De Bursa 1990, T.C. Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Gen. Md.lüğü Yayını, s.113 – Kültür ve Turizm Bakanlığı, Bursa Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Şubat 2014 tarihli kararrı.

[2] Salih Erol, Osman Gazi’nin Şehri Yenişehir, Yenişehir Belediye Başkanı Yayını, 2022, s.95.

[3] Raif Kaplanoğlu, Bursa Ansiklopedisi I (Yer Adları), Avrasya Etnografya Vakfı Yaynları, Eylül-2001, s.50.

[4] Salih Erol, Hüdavendigâr Vilayet Salnâmesinde Yenişehir Kazası 1870-1927, Yenişehir İlçesi Merkez ve Köyleri Güzelleştirme Derneği Yayını, 2011, s.99.

[5] Raif Kaplanoğlu, Yenişehir Mahalle ve Köylerinin Demografisi, Yenişehir e-gazete, Nisan 2012, sayı:2200/31, s.7, 8.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ÇELTİKÇİ KÖYÜ

İlçenin batısında Yenişehir ile aynı adı taşıyan ovanın ortasında, ovanın geneli ile hemen hemen bir olan 240 m. rakımda konumlanmıştır. Gün...