4 Eylül 2022 Pazar

ÇARDAK KÖYÜ

 

Yenişehir ilçe merkezinin batı kısmında kuruludur. 240 metre rakımda Yenişehir ile aynı adı taşıyan ovanın en batısında yer alır. Kuzeyinde Toprakocak ve Menteşe, kuzeybatısında Koyunhisar, güneyinde Çeltikçi, kuzeydoğusunda Karacaali ve doğusunda da Yolören yerleşimleri ile komşudur. Bursa asfaltını takip ederek 12. km den itibaren sola dönülüp asfalt yol takip edilerek köy merkezine ulaşabilmek mümkündür.

Köyün tarihi oldukça eskiye dayanmaktadır. Terkedilmiş bir Bizans köyü ya da civarına kurulduğu tahmin edilmektedir. Bursa’yı Kestel ve Dimboz üzerinden Tekke köyden geçen ünlü Roma yoluna bağlayan tarihi yol bu köyün hemen yanından geçmekteydi.

Köyün 1,5 km kadar kuzeyinde 190 metre rakımda kurulu höyük ilk kez 1948 yılında Kılıç Kökten tarafından tespit edilmiş ve M.Ö. 2 binli yıllara tarihlendirilmiştir. Üvecik tepe olarak da adlandırılan höyükte İlk Tunç Çağı çanak ve çömleklerinin yanı sıra küp ve testi parçalarına rastlanmıştır.[1] Yaklaşık 200 metre çapında olan höyük Çarsak Köyün tarihinin ne kadar eskilere dayandığının da açık bir ispatıdır.

Bir rivayete göre ise Bizans devrinde donanmasının abanoz üretiminin çevre ormanlardan sağlanarak bu köyde yapıldığı rivayet edilmektedir.

Köyün arazisinin karasuluk olması nedeniyle olacak ki ilk kurulduğu dönemlerde buradaki evler çardak şeklinde iki katlı olarak yapılmıştı. Bu nedenle de çardak evli köy anlamına da gelen “Çardaklı Köy” veya “Çardak Köy” olarak anılmıştır.[2] 1521 tarihli bir tahriri defterine göre köy ile Çeltikçi arasında kalan arazide kurulu olduğu tahmin edilen “Adaköy” isimli yerleşim yeri bulunmakta idi. Bu tarihte söz konusu köyde 10 hane Müslüman ve 10 hane gayrimüslim olmak üzere 20 hane yaşamakta idi.[3] Köy zaman içerisinde boşalarak terkedilmiştir.

Dönem içerisinde kurumaya başlayan Marmaracık Gölü arazisi üzerine kurulmuş olan Çardak Köyü’nün ilk kurulduğu yıllarda oldukça geniş arazileri bulunmaktaydı. Söz konusu köy toprakları o dönemde kuzeyde Karacaali ve Menteşe Köyü arazilerine, doğuda Çeltikçi ve Karasıl’a, güneyde Boğazköy’ün bulunduğu yerlere, batıda da Marmaracık Gölü kıyılarına ve Meseniz’e kadar dayanmakta idi. Orhan Gazi döneminde buraları döneminin tanınmış kumandanlarından Çavuşbaşı Ahmet Bey’e verildiği söylenmektedir. Bir çiftlik yeri olan Ahmet Bey’in bu toprakları köy olarak yarıcı ve ırgatları tarafından kurulmuştur. İlk zamanlar adının Çavuşbaşı Çiftliği olduğu konusunda rivayetler de mevcuttur. Mehmet Göktekin’e göre Çavuşbaşı Ahmet Bey köyde yaptırmış olduğu caminin bahçesinde gömülüdür.[4]

Osmanlı’nın kuruluş döneminde bir var olma savaşı niteliğini taşıyan Koyunhisar Muharebesi’nde şehit düşen alp ve dervişlerin gömülü olduğu Çardak Köy arazisinde bugün dahi yapılan kazılarda bu şehitlerin kılıç ve kemiklerine yer yer rastlanmaktadır. Köy halkı ise kazılarda çıkan bu şehitlere sahip çıkarak yatırlar yapmıştır. Köyde bulunan “Dedebaşı Şehitliği” ve “Süt Dede Yatırı” bunlardandır.[5] Ayrıca köyün içinde önceleri “Erkızım” ismi verilen bir yatır bulunduğu bilinmektedir.

1530 tarihli tahrirat defterinde adına rastlanan köyü Sultan I. Murad Orhan Çelebi’ye helallik olarak verdiği anlaşılmaktadır. Ondan da Emir Süleyman’ın kızının oğlu Mehmet Çelebi’ye ve kızı Fatma’ya geçmiştir. Mehmet Çelebi’ye ait olan hisse daha sonra da Davut Paşa’ya satılmış ve köy paşanın İstanbul’da bulunan imaretine vakfedilmiştir. Fatma Hatun’a ait olan hisse ise Fatma Hatun tarafından aynı imarete mezarında kuran okutmak karşılığında vakfedilmiştir.[6] Köylüler bir dönem Katranbeli geçidini korumakla görevlendirilmişler ve köyde kayıtlara derbentçi olarak geçmiştir.[7] 

Geniş toprakları üzerinde birçok çiftliğin kurulduğu Çardak Köyü arazisinde; Fatih devri vezirlerinden Reyhan Paşa’nın, Akbıyık Sultan’ın, IV. Mehmed dönemi Şeyhülislamı Vani Mehmed Efendi’nin, Kaplan Paşa’nın, Mahrukizadeler gibi dönemin tanınmış kişilerin çiftlikleri yer almaktaydı.

1675 senesine ait bir vesikada; Vezir Kaplan Paşa’nın köy arazisi içerisinde bulunan çiftliği 30-40 kadar eşkıya tarafından basılarak çiftlik kâhyası Osman ve misafiri olan Arslan adında iki kişiyi tüfek ile katlederek çiftliği yağma ettikleri yazılıdır.[8]

Topkapı Sarayı Arşivi’nde bulunan H. 3 Muharrem 1176 (M. 25 Temmuz 1762) tarihi bir evraka göre köyde bulunan Fatma Hatun Vakfı’nın mütevellisi olan Lütfullah’ın vefat ettiği bildirilmiştir. Evraka göre Lütfullah’tan boşalan mütevellilik görevine ise Hacı Osman adında bir kişi tayin edilmiştir.[9]

1804 yılına ait bir belgeye göre ise; İnegöl kasabası hanedanından ve ayandan Numan Bey’in Toprakocak ve Çardak köylerinde çiftliği olduğu belirtilerek bu çiftliklerin Bilecik ve Yenişehir voyvodaları Kalyoncu Ali ve Sarıcaoğlu Osman Ağalar tarafından yakıldığı ürün ve hayvanatının gasp edildiği belirtilmektedir.[10] Sarıcaoğlu Osman Bey 1813 yılında öldüğünde Çardak Köyde bulunan çiftliği onun kontrolünde olduğu görülmektedir ve söz konusu çiftliğinde başta tarım olmak üzere hayvancılık faaliyetlerinin de yürütüldüğü görülmektedir. 1844 yılında ise bu arazilerin Ali Paşazade Ali Bey’in kontrolünde olduğu görülmektedir.[11]

Osmanlı Devleti’nin son zamanlarına kadar mevcut olan geniş çiftlikler zaman içerisinde dağılmıştır. 1880’lerde kurulan Hamidiye (Koyunhisar) Köyü Çardak Köy arazisinde bulunan çiftliklerin dağılması ile kurulmuştur.

Bursa’dan gelen tarihi yol güzergâhına yakın bir noktada kurulu olan Çardak Köy bu konumundan dolayı birçok seyyaha da ev sahipliği yapmıştır.

Mayıs 1832 yılında misyonerlik faaliyetleri için bölgede bulunan Papaz William Goodell, Memalik-i Müctemia Amerika Elçisi Commodere David Pater ve beraberindekiler Yenişehir’den Bursa istikametine doğru yaptıkları yolculuklarında gece saatlerinde Çardak Köye varmışlar ve burada konaklamak istemişlerse de o tarihte tamamı Müslümanlardan oluşan köy nüfusundan çekinerek yollarına devam etmişlerdir.[12]

Mevlevilik üzerine araştırmalar yapan doğu âlimi bir seyyah olan Huart ie 1891 yılında Bursa’dan Konya’ya ulaşmak için bir seyahate çıkmış ve bu seyahatinde da Çardak Köyden geçmiştir. Anılarına göre 1891 yılının yağışlı bir Mayıs günü uğradığı Çardak Köyden bahsederken Damat Paşa Çiftliğini belirtmektedir ki bahsettiği çiftlik Mahrukizadelerin Çiftliği olmalıdır.[13]

1900’lü yılların başlarında bölgeyi ziyaret eden Mahmudiye Rüştiyesi Coğrafya Muallimi Mehmet Ziya Bey ise; Dimboz’dan sonra Çardak Köyüne kadar kayalık ve susuz bir araziden geçtiklerini ve Çardak Köye vardıklarında etrafın ekili arazilerle çevrili bir havzayı teşkil ettiğini gördüğünü belirterek, “kış geldi mi bu havza tamamen dolar ve yalnız doğu tarafından bir yol vasıtasıyla Sakarya’ya karışır.” demektedir.[14]

XVII. yüzyıl sonlarında Bursa bölgesinde olduğu gibi Yenişehir bölgesinde de oluşan göç hareketlerinin bir parçası olarak 1900’lü yıllarda dönemin Göç İdaresi Reisi Ethem Paşa Çeltikçi ile Çardak Köy arasında bir göçmen köyü kurulması için girişimlerde bulunmuşsa da Çardak Köy ahalisi ile arasında oluşan çatışmalar neticesinde bu isteğini gerçekleştirememiştir.[15]

Manav olarak tabir edilen Çardak Köyü yerli bir köydür. 1900’lü yıllarda köye 8-10 hane kadar Bulgaristan göçmeni yerleştirilmişse de köyde ki göçmen nüfus zaman içerinde azalmıştır. XVI. yüzyıl başlarına ait bir evrakta 19 nüfusa sahip olduğu görülen köy; 1898 yılı salnamesine göre 38 hanede 185 kişi yaşayan köyde, 1908 yılı salnamesinde yine 38 hane nüfus bulunduğu gözükmektedir. Cumhuriyet tarihinin ilk nüfus sayımı olan 1927 yılı nüfus sayımına göre ise köyde 44hanede 218 kişi yaşadığı görülmektedir. 1990 yılında 397 olan nüfus, 1997 yılında 362 kişiye gerilerken, 2021 yılı nüfus istatistiklerine göre ise 275 kişiye gerilemiştir.

Her ne kadar nüfusu yıllar içerisinde gerileme göstermiş olsa da ilçenin verimli arazileri ve halkının geçim standartlarının yüksek olması ilçenin en az göç veren köyleri arasında yer almasını sağlamıştır. Köyden göçler genellikle eğitim düzeyin artması ile alakalıdır.

Anadolu’ya ait geleneklerin hala yaşatılamaya çalışıldığı köy örf ve ananelerine bağlıdır. Köyde yakın zaman kadar bulunan birkaç tarihi ev neredeyse tamamen yok olmaya başlamış ya yıkılmış ya da tamamen harabe haline gelmiştir.

Köyün ekonomisi genel olarak tarıma dayalı olmakla birlikte hayvancılık da önemli bir yer tutmaktadır. 1950’li yıllardan önce Marmaracık Gölü havza alanın kurutulmaya başlanmamış olması bu tarihe kadar köyde genellikle çeltik ekimini ön plana çıkarmaktadır. 1970 yılından sonra sulu tarıma geçen köy açılan kuyu ve sondajlar ile hem tarım ürünlerini arttırmış hem de zaman içerisinde sebze yetiştirmenin önemini kavrayarak ekonomik seviyesini de arttırmıştır.



[1] Mesut Biçer, Höyüklerin İzinde Tarih Öncesi Yenişehir Yerleşimleri, Yenişehir e-gazete, Ekim-2021, s.10

[2] Mehmet Göktekin,  Osman Gazi ve Yenişehir, yayınlanmamış kitap çalışması, s.177.

[3] Yılmaz Akkılıç, Bursa Ansiklopedisi, Bursa Kültür ve Sanat Yayınları, 2002, c.1, s.31.

[4] Mehmet Göktekin, a.g.e., s.177.

[5] İbrahim Gönteki çalışmaları.

[6] Raif Kaplanoğlu, Bursa Ansiklopedisi I (Yer Adları), Avrasya Etnografya Vakfı Yayınları, Eylül-2001, s.62.

[7] Yılmaz Akkılıç, a.g.e.

[8] Kamil Kepecioğlu, Bursa Kütüğü, Bursa Büyükşehir Bld. Yayını, 2. Basım, Aralık-2010, c.2, s.64.

[9] Salih Erol, Osman Gazi’nin Şehri Yenişehir, Yenişehir Belediyesi Yayını, Bursa-2022, s. 70

[10] Raif Kaplanoğlu, Yenişehir Çiftlikleri, Yenişehir e-gazete, Mart-2012, sayı: 2199/30, s.9-11.

[11] Fatma Melek Arıkan, “Periphery”in The Heartlands: Yenişehir And Iznik 1863-1909, Doktora Tezi (İngilizce), Sabancı Üniv., Ocak-2018, s.82, 83.

[12] Salih Erol, a.g.e., s.152.

[13] Salih Erol, a.g.e., s.182.

[14] Mehmet  Ziya, Bursa’dan Konya’ya Seyahat, Bursa İl Özel İdaresi Yayınları, Haz: Dr. Mehmet Fatih Birgül & Dr. Levent Ali Çanaklı, Ankara-2009, s.165.

[15] Fatma Melek Arıkan, a.g.e., s.361.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ÇELTİKÇİ KÖYÜ

İlçenin batısında Yenişehir ile aynı adı taşıyan ovanın ortasında, ovanın geneli ile hemen hemen bir olan 240 m. rakımda konumlanmıştır. Gün...